7 Ocak 2019 Pazartesi

Kendi Kendine Öğrenme



Montessori eğitim felsefesinin kurucusu Maria Montessori, modelini nasıl kurduğunu soranlara, ben bir model kurmadım; yalnızca çocukları gözlemledim der.

Gözlem ve adeta yokmuşçasına yapılan bir rehberlik Montessori ve Reggio Emilia yaklaşımlarının özünü oluşturur.

Çocuğa kendi öğrenme yöntemini kendisi keşfetmesi ve kurması için zaman ve mekan sunulur.
***

9.5 yaşım kendi okuma yazma öğrenme yolculuğunun başında yani 3 yıl önce bunu bana göstermişti.
6yaşındayken harfleri yazıp kelimeleri kopyalıyordu. Yaptığı resimlerin ucuna köşesine harflerle imzasını atıyor, kendine dipnotlar düşüyordu.

Ortasına gülen suratlar çizdiği, şapkalar giydirdiği o ilk harflerini hiç unutmuyorum.
Özgün bir öğrenme yolculuğunun ilk işaretleriydi onlar...

Harfler birleşip kelimelere ulaştıkça, kağıtlara o kelimeleri yazıp resimlerini çizmeyi yine kendisi istedi.
Onlarca kelime onun çizdiği tasvirlerle birleşti. Üstüste eklendi. Bir resimli sözlük oluştu.
Ortaya çıkan kitapçığa bakıp eşimle gözgöze geldiğimizi hatırlıyorum. İnanamamıştık.

Bir resimli sözlük! Hangi metodun hangi yaklaşımın aklına gelirdi, bilinmez. Ama o öğrenme ile oyunu ayrıştırmadığı, kendine has metodunun peşinde ilerlemeye devam etti, biz de desteklemeye.
***

Zorlandığı harfleri hep sona bıraktı. Erteledi. Önce yapabildiklerinde ustalaşmak, öylesine çiziktirip bırakmak değil, gerçekten ustalaşmak için uğraştı.
Bunun için uzun zamana ihtiyacı vardı, biz de kendisine o zamanı verdik.
Zaten nereye yetişecektik, G'yi ve J'yi bir an önce öğrenmesi için niçindi bu acele?

Kendi özgün ilkesini kurmakla meşguldü o.
Zemini sağlam kurma ilkesi.
Yüzeyine değil, derinine inme ilkesini.
***

Disleksili insanlarda, yani dile de, mekana ve uzaya olduğu gibi semboller üzerinden değil, resimler üzerinden yaklaşan beyinlerde; parçayı değil bütünü algılamak isteyen, önce tüm'ü anlamlandırıp tüm'den öyle gelmeye yatkın zihinlerde, bu temayülün, derinleşme ilkesinin en yaygın yaklaşım olduğunu sonradan öğrenecektik.

***
Hayır, 3 ay sonra sular seller gibi okumuyordu.
Hatta bugün 3.5 yıl sonra bile okumanın kod çözümleme aşamasının, favori konusu olduğunu söyleyemem.
Ama gün be gün, an be an kendi yolunda ilerlemenin,
ona şuna buna göre değil, kendi hızında, hazır olduğunda öğrenmenin eminliğini yaşıyor.

Mukayese olunmadan,
bazen tökezleyerek bazen ilerleyerek
ama tamamen kendine özgü metoduyla öğreniyor okumayı.

Bunun için kendisinin yıllar içinde aştığı yolları birkaç ayda kateden 6 yaş kardeşinin yolcuğu rahatsız etmiyor onu.
Bizim onu izlediğimiz gibi,
o da kardeşinin yolculuğunu heyecanla ve hayretle, destek vererek izliyor...

Çünkü artık yakinen biliyor ki
insan denilen şey,
bir nev-i şahsına münhasır varlık...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder