Küçük bir şehrin küçücük bir köyünde yaşıyoruz. Eviniz kitapla doluyken kütüphaneye mi gidiyorsunuz, sorusunu ardımızda bırakıp her hafta halk kütüphanesine geliyoruz.
Çocuk kitaplarını hatim etmekle başladık işe önce, rengarenk bir dolu hazine.
Jules verne'ler, tekrar tekrar okunan klasikler, bir yerinden ruhlarını okşayan resimli kitapların yayınevlerine bakıp diğer basılmış kitaplarını arama çabaları, benim kendi içimdeki çocuğa okumak için aldıklarım...
Yerlere masalara yaydılar, bir güzel okundular, eve taşındılar.
Eski heves kalmayana dek.
Sonra?
Sonra biraz azaldı ilgi, öğrendiğimiz hemen her şeyde olduğu gibi.
Demlenme sürecine girdi.
Sonra?
Sonra çocuk raflarından yetişkin dünyasının kitap raflarına yöneldiler.
Ansiklopediler, eski tozlu kitaplar...
'Benim de bir sayfamı okuyacak yok mu?' diyen kitaplar...
Çağrılarını duydular.
İşte böyle keşfedildi, Resimli Ansiklopedi hazinesi.
Eski tozlu koca koca kitapları taşıdılar eve, görevlilerin hayretli bakışları eşliğinde.
Çeşit çeşit, rengarenk eski ciltli, hani insanın kollarını dolduran cinsten.
Evlerde yeri kalmadığı için bağışlanmıştı belki...
Yine onun kıymetini de çocuklar bildi, ne ibretli...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder