Edebiyat ve matematiğin aynı cümle içerisinde kullanılabileceğini kendim olsam, keşfedemezdim. Okulsuz öğrenimin hayatımızda açtığı yeni pencerelerden biri de bu oldu.
Jules Verne'in külliyatını oğluma sesli okurken ayırdına vardık ilkin.
Matematiksel düşüncenin edebiyat içinde nasıl da güzel harmanlanabildiğini gördük.
Uzunluklar, ölçümler, matematiksel gizemler.
Caretta Çocuk'tan yayınlanan Sırlar Müzesi serisiyle devam etti bu macera.
Gönlümüze taht kurdu.
Sör Çepçevre'nin Matematik Maceraları serisi ile zirve yaptı.
Favori kitap rafının en üst sırasına kondu.
Kraliçe'yi Kurtarmak ile devam ettik, matematiği macera ile harmanlayan edebiyatın sularına.
Ne kadar sığ görüyormuşum her şeyi.
İki iki daha dört, ne sınırlı bir bakışmış matematiğe.
Hesaplama becerisinin gelişiminden daha önemli ve daha heyecan vericiymiş, matematiksel düşünme becerisi.
Her şeyi okullu zihinle öğrenmeye alışmışlar için, disiplinlerin ahenkli bir birliktelik oluşturduğunu keşfetmek, ayrı ayrı kompartmanlara ayrılmış ilimleri bir potada eritebilmek, en yüksek beceriymiş, anladım.
Çocuklar hayatı böyle görüyor zaten, ayırmıyor suni bir şekilde, içiçe geçmiş olanları.
Doğal öğrenim, çocuklara mı sadece?
Bilakis, öğrenmeyi sınıf sınıf ders ders ayırmış, buna alışmış tüm ailelere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder