Öyle bir eğitim sistemi düşünün ki,
10 yaşından itibaren çocuklar, ergenler ve yetişkinler öğrenim için hepsi aynı okulu kullanıyorlar.
Öyle bölünmüş duvarlarla sınıflar yok, büyük geniş bir mekanda herkes bir diğerini görebilecek mesafede.
Tarih, edebiyat, şiir, müzik, hukuk her disiplinden öğretmenler ayrı ayrı atölyeler kurmuşlar. Ve bu herkese açık.
Öğrenci geliyor bakınıyor derse giriyor bir iki. İlgisini celbeder öğretmeni de beğenirse kalıyor.
Yok ilgisini çekmezse ya aynı branşta ders veren başka bir hocanın grubuna katılıyor.
Veya başka disiplinlerin ders halkalarına katılıyor.
Öğrenci derse girmekte çıkmakta ve kendi eğitim planlamasını yapmakta tamamen serbest.
Eğitiminin yönünü kendi belirliyor.
Deneye yanıla...
Ve derslerde her yaştan insan. Her yaşa hitap edecek bir eğitim.
Öğretmenler de aynı havuz içerisinde ilgi duydukları gruplara katılıp öğrenci oluyorlar.
Herkes bildiğinin öğretmeni, ilgi duyduğu alanın ise öğrencisi oluyor.
Aynı, aynı yerde oluyor bu.
Bazen koşullar sizi öğrencisi olduğunuz ders halkasından çıkarıp öğretmen yapıyor.
Bazen de öğretmenseniz ve iyi öğretemediğinize karar verirseniz dersi külliyen feshedebiliyorsunuz!
Öğretmenler de asıl mesleği başka olan kişiler ha!
Sadece meraklarından derinleştikleri ilimde zamanla hoca oluyorlar.
Öğretme işi tamamen gönüllü, öğretmen maaşı yok!
Tüm bunlar 10 yaşında ilk eğitimini (okuma, yazma, edebiyat ve temel aritmetik) tamamlayarak gelen tazecikin gözü önünce cereyan ediyor.
Nasıl bir duygudur, nasıl bir canlı eğitimdir bu, hayal edebiliyor musunuz?
Ve bu gerçek.
Yıl 7.asır. Yer Şam, Kufe, Basra ve diğer İslam yerleşimleri…
Cami ve mescidler…
Dönem Emeviler dönemi.
Medreselerin hemen kurulmasından önceki dönem.
Eğitim kurumsallaşmadan işte böyle yürüyordu efendim.
Eğitim kurumsallaşmadan işte böyle yürüyordu efendim.
Bunu twitterda foto seklinde paylasalim mi
YanıtlaSilBlogun adini gostermeden yapabiliriz
Olabilir, elbette
Sil