21 Mayıs 2016 Cumartesi

Ev Okullu Ünlüler- Glen Hansard


İrlandalı müzisyen Glen Hansard 13 yaşındayken öğretmeninden oldukça ilginç bir tavsiye almış: Okulu bırak, git ve müzik yap! Ola ki bir yıl sonra işe yaramazsa, tekrar okula dönersin! 

Hansard okulun kendisi için hiç ilgi çekici olmadığını, hatta bütün gün oturmaya zorlandığı bir tür eziyet olduğunu söylüyor. 45 kişilik bir sınıfta hiçbirimiz ayrı bir ilgi veya eğitim görmüyorduk diyor.



Ve böylece sokak müziğine başlamış. Her gün sokakta çalgı çalıp müzisyenlik yapıyordum diyor, bu benim eğitimimdi ve ciddiye alıyordum. Ve giderek kendisiyle benzer ilgi alanları olan, aynı tür müziği seven insanlarla, yazar ve müzisyenlerle tanışmış. Bunun kendisini çok geliştirdiğini söylüyor.

Sokak müziği bazıları için geçinmenin bir yolu, ama benim için tamamen eğitimdi diye ekliyor. Fakat yine de sokaktan öylesine geçip giden insanların müziğimi duyup duraklayıp gelip kutuya bir lira atmaları inanılmaz bir enerjiydi benim için. Bunda büyük bir başarı duygusu hissetmiştim…diyor

Son sokak konserinde 5000 dinleyicisi varmış ve sokak kalabalıktan bloke olduğu için parka geçmek zorunda kalmışlar…
Röportajdaki son sözleri şu oldu, eğlencenin çok fazla altının çizildiği bir dünyada yaşıyoruz. Oysa insan kendisini aşan birşeyler için, başkaları için ya da başkalarına ışık olmak için üretmeli. İşinizi gerçekten iyi yapıyorsanız, bu tüm insanlığın ruhu için bir anlam ifade eder. Bence müzik de böyle, şarkı söylemek böyle birşey. Diğer türlüsü çok bireysel, çok sıkıcı bir şey olur. Homeros İlyada’yı bireysel bir şeyler için mi yazdı, hayır insanlığı yükseltmek için. Hayatımın bir noktasında kazandığım bir ün olabilir mi nihai hedefim? Benim üzerime etiketlenen bir şöhret? O kadar mı yani? Hayır benim için yaptığım iş bundan çok başka. diyor mealen Hansard…

Once adlı film müziği için buraya bir tık.
Benim favori parçam için tık tık.


Neye Benzer Şu Okulsuz Öğrenim Dedikleri?

Dünün Okulsuz Güncesi

Uzun bir süredir sadece yaşamaya verdim kendimi. Öğrenme sürecimize yazılı tanıklık etmeye ara verdim. Bazen bugünü yazabilsem ne güzel olur dediğim oldu, fakat hayat o denli hızlı aktı ki, hem fırsat bulamadım, hem de dinle dedim kendime, az yaşa; yazmak sonra. 

Dün sıradan bir günü, tamamen biz bize ve evde olduğumuz bir günü nasıl geçirdiğimizi yazmak istedim. 
İnsanlar bu çocuk nasıl sosyalleşecek derken, niçin bol sosyalleşmeli bir günü değil de bizbize olduğumuz bir günü seçtim?
Tamamen bizim ailemizle ilgili bu. Zira sosyalleşememekten değil, fazla sosyalleşmekten muzdarip olabiliyoruz biz bazen. Atölyeler, oyun grupları, park buluşmaları, orman gezileri, ev akraba ziyaretleri derken bir bakmışım ritmi kaçırıyorum. Evde olamıyorum. 

Bu sene bu dengeyi bulmakla geçti diyebilirim. Zaman zaman hayır demeyi, uyaranları azaltmayı, evde olabilmek için, içe dönebilmek için tercihler yapmayı öğrenmekle. 

Gelelim düne.
Evde geçen tastatlı bir güne.

Ben uyanmadan başlamış öğrenme, önceki gün ortalığa bıraktığım geometrik kalıplarla çalışmalar yapılmış, konuşma kutucukları çizilmiş, Türkiye’nin plakası üzerine yaptığımız konuşmadan esinlenerek TR yazılmış. 

Gerçekten de bilgi nasıl yapılandırılıyor? Ne ile harekete geçiyor zihin de, bir köşeye yazdıklarını oyun kisvesinde ansızın çıkarıveriyor. Eğitimbilimci olsaydım, kesin bunu seçerdim araştırma konusu olarak. (ince motor, yazma)

Kahvaltı için krep hazırlamak istedi 3.5-7 yaş oğulcuklar. Tarifini komşudan istedik, ilk deneme olacak mı olmayacak mı heyecanlandık. Uf ilki biraz olmadı gibi yapıştı işte tavaya, aa ikincisi oldu anne oldu oldu olduuuuu. Kreeeep ustasıııı adlı uyduruk şarkımızı söyleyip keyiflendik. İlk denemede vazgeçersen lezzetli kreplere ulaşamazsın dedim, söze ne hacet, bizzat tanık olmuşken. Dedem ve Ben adlı bir kitap okumuştuk geçen yıl onu hatırladık, mutfağı kreple doldurana kadar duramıyordu dede, sonra hayvanlara yediriyorlardı krepleri. Anne o kitap çok güzeldi tekrar okuyalım tekraaaar. dedi. Elbette dedim. (ölçü-hesap, günlük yaşam becerileri)

Habire yenilik peşindeki annesine karşın, demlenmeye derinleşmeye ne açık bir oğlum var diye düşündüm. Defalarca okuttuğu kitaplar var kitaplığında, uzun soluklu kitaplar üstelik. Yukardaki soru cümlesinin cevabı buralarda bir yerde olsa gerek. Tekrarla her defasında yeni bir tarafını yapılandırıyor olabilirler mi? Ne tatlı, bunları düşünmemize ihtiyaç bile duymadan işlerini hallediyor olmaları bu minik zihinlerin…

‘Anne hamur da yoğuralım mı seninle?’ Kahvaltıda bir cümleden çıktık yola, oyun hamuru yapmaya karar verdik. Tuz yoktu, bakkaldan alıp geldi. Gıda boyası ile biri yeşil biri pembe 2 hamur yoğurdular. Bulaşık yalaşık işlerden hiç hoşlanmamasına rağmen büyük oğlum sabırla devam etti, ilk deneme için oldukça iyiydi. Oyuncakları ve deniz kabuklarını kullanarak uzunca bir süre hamurla tasarımlar yaptılar. (İnce motor, ölçü-hesap, sanat, günlük yaşam, cıvık karışımın giderek katılaşmasıyla harekete geçen ismini bilmediğim nice duyarga :)

Ben o sırada ne mi yaptım? En sevdiğim kısım da bu. Ütü :) Atölye odamızda (oturma odamızı atölye çalışmasına çevirdik geçen yıl) birşeyler yaparken onlar, ben de açarım ütü masamı, başlarım tükenmez görünen ütülüklere. Normalde çok hoşlanmam, ama birlikteyken herkes birşeyler üretiyorken, bir yandan sohbet edip bir yandan iş yapmak. İşte bu çok keyifli.

Ütüye kısa bir ara verip rutin günlük okumamızı yaptık kendi seçtiği kitaptan 2-3 sayfa. Çocukluğumuzun kitabı Cin Ali’den :) Sonra da bir sayfa Elif Ba’dan hareke çalıştık. Geçen gün şöyle demişti oğlum: Anne ben Kur’an okumayı öğrenmek istiyorum beni her gün çalıştır. Merak ediyorum demişti öncesinde, içinde ne yazıyor çok merak ediyorum… Kahvaltı sırasında veya sonrasında bakmaya çalışıyoruz bir sayfa bir sayfa. (okuma-yazma, Kur’an öğrenme)

Oyun hamurundan sıkılınca raflara göz attılar, aa eski kitaplardan sevdiklerimiz varmış burada ayıralım dediler, ayrı bir kitap rafı yaptılar düzenlediler. O sırada bir boyama bulmaca kitabıyla bir sayılı bulmaca kitabı buldu büyük olan. Uzun bir süre onlarla uğraştı. Uzun uzun saydı çizgi bulmacaları çözerken. Ufağım suluboya hastası, çıkarıp kendi kendine yapmaya başladı, baktım ki surat çizmeye başlamış. (Kitap sevgisi, matematik, ince motor, sanat)

İşlerimiz bitince bisikletleri alıp kendimizi cami bahçesine attık. Destek tekerleklerini bir hafta önce çıkarmıştık, onun heyecanıyla koca bahçeyi yorulasıya turladı büyük oğlum. Ben hatimime onlar da etrafı keşfe daldılar. Yaşlı bir teyze geldi o sıra, yeni taşınmış pek bilmezmiş buraları, ben Kuran okurken dinledi, bizimle beraber cemaatle namaza geldi. Oğlum şaşırdı, sen tanışıyor muydun anne onunla dedi. Hayır oğlum buraları bilmiyormuş yardımcı oldum dedim. Ayrılırken çok teşekkür etti teyze, yeni insanlarla tanışmıştı çünki cemaatte kendisiyle kafadar. Mutlu oldum. Oğlumu namaza davet ettim, kaç tane diye sordu. Dört rekat deyince, neyse ben gelmicem boyamama devam edicem dedi :) (Cemaatle namaz, cami kültürü, kaba motor, sosyalleşme)

Evden çıkarken bir süredir kitap almak için para biriktirdiği kumbarasını yanımıza almıştık. Kitapçıdan beğendiği 3 kitaba parası yetti. Minyon kartları aldı bir de. Hani biz de severdik kırtasiyelerin orasındaki burasındaki minik kart, kazı boyama vs şeyleri ya, biriktirme alışkanlığının olağan bir nesnesi olurdu o minik şeyler. Gülümseyerek izledim onu kendi parasıyla heyecanla alırken kartlarını. Kardeşi için de almayı ihmal etmeyişini. (Paylaşma, kardeşlik, hesap-kitap :)

Sahi daha neler var düne dair kayıtlara geçmediğim, öğrendiğimizi bile hissetmediğim. Öylece oluveren, akla-kalbe doluveren. Bilmem ki.
Bilmem de gerekir mi ki?

Okulsuz öğrenim bizce böyle birşey.


10 Ocak 2016 Pazar

Evimiz Evimiz

Çevre 3. Öğretmendir, diyor alternatif eğitim yöntemleri. Yetişkin kontollü bir eğitimden, çocuğun inisiyatifi eline aldığı, gönlünce hayal dünyasına dalıp oyunla bilgilerini pratik ettiği, çocukluğunu coşkuyla yaşadığı bir farklı öğrenme biçimi sağlamak için ortamı aktif olarak düzenlemenin çok gerekli ve de çok keyifli olduğunu düşünüyorum. Bu konu üzerine sürekli düşündüğüm ve yeni şeyler denediğim için ara ara yazmak istiyorum.

Bakalım bizim evde neler var?

Öncelikle minderlerimiz... Sanırım şu evim için, çocuklarım için yaptığım en verimli yatırım bu oldu :) Sert uzun koltuk minderleri. Kah kaydırak oluyorlar kah çadır kah ev kah ise labirent. Üstüste dizince merdiven, yanyana koyunca jimnastik salonu :) Geçenlerde arkadaşlarıyla bir cami de yapmışlardı. cemaatle namaz kılmıştık içinde. Yan çevrince de at oluyorlar uzuuun atlardan ;) 

Tavana asılı bir salıncağımız bir de çingene salıncağımız var, yani pardon bir korsan gemisiydi o :) Tek salıncakla onlarca sallanma çeşidi keşfediyorlar. Çılgın sallanma var bir de, komik sözlerle döndürerek sallıyorum, bayılıyorlar. 

Bence çocuğun öğrenmesine uygun ev ona  hem sükunet vermeli hem de merak duygusunu kamçılamalı. Dinginlik sağlaması için evimin düzenli ve hoş görünmesini önemsiyorum. Özellikle sabahları şöyle toparlanmış bir ev görünce çocukların daha şevkle güne başladıklarını hemen oyun kurduklarını fark ettim. Biz ailecek çöpçüyüz hiçbirşeyi atamayız, on yıl önce binilmiş bir tren bileti önemlidir saklarız :) Her taraftan birşey çıkıyor o yüzden. Düzeni sağlamak için ben ÇEKMECE kullanıyorum. Her odada çekmecelerimiz var. Kırtasiye çekmecesi, dikiş çekmecesi, salonda anonim çekmeceler :) Bunlar hem derli toplu tutuyor ortalıkta eşya kalmıyor hem de zaman zaman onları düzenliyoruz. Ailecek keyifli bir zaman dilimi oluyor bizim için. Bir nevi hazine kutusu gibi :) Aa anne bu burda mıymış'lar oluyor, mutlu oluyoruz :)

Bir de biz evde biblo yerine oyuncak veya kitap koyuyoruz sehpanın üzerine hem dekoratif hem çok kışkırtıcı :) 3 yaş oğlum için bazen süpriz kutusu hazırlıyorum, şeffaf turşu kutusuna boş ilaç kutusu cüzdan vs koyuyorum. Sehpanın üzerinde keşfedilmeyi bekliyor :) dikkatlerini çekmek istediğim şeyler için salondaki yer masam ile sehpalarım çok işlevsel oluyor. İcatlar Atlası kitabını unutmuşum mesela geçen gün bak sen şu işe :) (Bu yöntemin bir adı var: Strewing, yani yemleme, daha sonra yazacağım bu konuyu) aaa dediler hemen baktılar, neler neler varmış. 3yaşEfendi dahi kitaplara bayılıyor. Uzun uzun bakıyor. Bence okulsuz eğitim için evde oluşturulan okuma fırsatları, kitap köşeleri çok çok önemli.

Şimdi böyle yazınca hayalinizde ortalıkta hiçbişey olmayan pür düzen bir ev canlanıyorsa, yanıldığınızı belirteyim hemen :) Hemen her zaman ortalıklarda halı altında üstünde ayağınıza batan bişeyler olur, ait olduğu odaya götürmeye üşenirsem onu alıp en yakındaki sehpanın üzerine koyarım sadece, hem yemleme oluyor, hem düzen oluyor (kendimce :) hem kolaylık oluyor...

Yemek masamızın ayaklarını kestirdik yer masası yaptık 2 yıl önce. Sandalyeleri de verdik, salonda bir genişlik oldu. Çocuklara birşeyler göstermek ve yapmak için yer masaları daha sevimli ve kullanışlı geliyor. Japon tarzından da etkileniyorum itiraf edeyim :) 

Evimizin bir odasında eşyaları boşalttık bir atölye odası yaptık. Ayaklarını kestiğimiz geniş yer masasını bu odaya aldık, kitaplıklarımız vardı, ortadan kesip kısa raflar elde ettik. Bunlara kitapları, okuma yazma gereçlerini, matematik oyunlarını, tahta oyuncakları, yap-inan oyun malzemelerini, geri dönüşüm malzemelerini dizdik. Duvarları bir sergi olarak kullanıyorum. Yaptığı çalışmaları görüp hatırlasın diye. Bazen tekrar üzerine çalışıyor çünkü 6yaşEfendi. Bu odanın detaylarını fotoğraf olarak da ekleyeceğim, bir gün düzenleyebilirsem :)

Daha yapmak istediklerim yok mu? Olmaz mı :)

Düğümlü halat tırmanma ve trambolin almayı düşündüm bir ara. Ev ev değil, komando yetiştirme kampı:) Duvara tırmanma parkurlarını da çok seviyorum acaba ondan mı yapsam, sonra abartma dedim :) Zıplamanın inanılmaz faydaları varmış. Bağırsak düzenleyiciymiş. Yatakların üstünde boşuna zıplamıyor çocuklar. Zaten onlar hiçbir şeyi boşuna yapmıyorlar da biz anlamıyoruz sadece…

7 Ocak 2016 Perşembe

Eğitim Zorunlu Olsun, Okul Değil!



Çocuklarımız ve diğer tüm çocuklar için mümkün olan en iyi eğitimi sunabilmek adına, mevcut yöntemlerin ve seçeneklerin yetersizliğini görerek alternatif bir eğitim arayışı içerisine giren;
*
Dünyada ve Türkiye’de filizlenmeye başlayan eğitimin bireyselleştirilmesi, çevrenin öğrenmeyi tetikleyici hale getirilmesi ve öğretici kimliğinden rehber kimliğine yönelen bir eğitimci anlayışını benimseyen akımları araştıran, okuyan, kıyaslayan ve kendi değerler imbiğinden geçiren;
*
Çocuk eğitiminde birincil sorumlu ve rehber olarak ebeveyni gören, hangi değerler çerveçesinde nasıl bir eğitim anlayışı ile çocuğunu yetiştirmek istiyorsa her ebeveynin bunda özgür olması gereğine inanan;
*
Bu hak çerçevesinde okulsuz eğitim (veya açıktan öğrenim) metodunu benimseyen, okulsuz eğitim felsefesini kendi hayat görüşüne yakın ve uygulanabilir bulan, 
*
Okulsuz Eğitim metodunun dünyadaki uygulamalarını takip eden, araştıran, türkçeye çeviren ve meraklısı ile paylaşmak isteyen,
*
Halihazırda 5. sınıf ve üzerinde yasal olan Okulsuz Eğitim (Açıktan eğitim) metodunun Türkiye’de ilkokul seviyesinde de uygulanabilir hale getirilmesi için gerekli fikirsel, sosyal ve kamuoyu zemininin oluşmasında rol almak isteyen,
*
Eğitimin okul sıralarıyla mukayyet olmadığı, oyun ve ders saati olarak ikiye bölünmesi gerekmediği ve hatta bunun bir ilkokul çocuğuna öğrenmeyi öğretmede tehlikeli bir yaklaşım olduğunu düşünen,
*
Okulsuz Eğitim’de ebeveynin öğretmen değil, rehber; evlerin sınıf değil öğrenmeyi kışkırtıcı özgür ve esnek ortamlar olması gereğine inanan,
*
tüm aileler için, 
Evde Eğitim yasallaşsın!
*
Açıktan Eğitim yaşı 14'ten kademeli olarak 10'a ve 6'ya kadar indirilsin!
Eğitim'de yol kat etmiş diğer ülkelerde olduğu şekliyle,
Dileyen aileler okulda, 
dileyen yıl sonu sınavlarına girerek açıktan eğitim seçeneklerini kullanabilsin!
*

Eğitim Zorunlu Olsun, Okul Değil!

5 Ocak 2016 Salı

Başarılı Homeschooler Ailelerin 7 Özelliği


Güncel verilere göre ABD'de evde eğitim gören tam 2 milyon öğrenci var. 
Hızla yükselen bu akım, bazı aileler için kısa sürede biten bir yolculuk olabilirken, diğerleri için bir ömre yayılıyor.
Peki Neden?
http://lifeofahomeschoolmom.com'dan Heather Bowen homeschooler aileler üzerine yaptığı gözlemler sonucu bu yolda başarıya ulaşan ailelerde şu özelliklerin ortak olduğunu fark etmiş.
İlginize sunuyorum...


1. Esneklik: Hayat kadar esnek olabilmek...
Deneme yanılmaya fırsat vermek. İşe yaramayan bir metotta ısrar etmeyip kendi ailesine en uygun olanı seçebilmek

2. Öğrenme Yolculuğunu Bir Hayat Tarzı Haline Getirmek...
Çocuklarına öğrenme aşkı ekebilmenin bir diplomadan daha önemli olduğuna inanırlar.

3. Kıyaslama Tuzağına Düşmemek: 
Başkalarının yolculuğundan öğrenmek önemlidir ve fakat her aile biriciktir. Kendine hastır.

4. İşbirliğinin ve Topluluğun Önemini Kavramak: 
Benzer yolculuğa çıkmış ailelerle bir araya gelmek fikir alışverişinde bulunmak ve çocukların beraber öğrenmesi için fırsatlar oluşturmanın ne kadar önemli olduğunu bilirler.

5. Yardım almak: 
Evde eğitim veren anneler süper anne diye birsey olmadığını ve zaman zaman yardım istemeleri gerektiğini bilirler. 
Kendilerine zaman ayırmak adına başka insanlardan yardım istemeyi de...

6. Hayır Diyebilmek: 
Zaman zaman fırsat gibi görünen ancak ailelerine fazla geleceğini hissettikleri aktivite ve buluşmaları reddedebilir, 
bazen de sadece boş zaman fırsatı vermek için başka seçeneklere hayır diyebilirler..

7. Duanın Gücüne İnanmak: 
Her işi kendilerinin üstlenemeyeceklerini bilir, 
kaldırabileceği kadarını fark eder ve yükünü hafifletmesi için Yaradan'ın gücüne muhtaç olduklarını, onun desteği olmadan ilerleyemeyeceklerini bilirler..

Özet Çeviri: İlmiHane

2 Ocak 2016 Cumartesi

Araştırma: Kanada'da Evde Eğitim

Kanada'dan bir Araştırma..
Araştırmacı Sandra Martin sonuçları bir televizyon programında aktarıyor. 
Özet çevirisini yaptım, dikkatinize sunuyorum:


Öncelikle araştırma evde eğitim gören iki farklı grubun sonuçlarını ele alıyor. Bunlardan ilki evokullu (homeschooled) çocuklar. Yani belli bir müfredat takip edilerek evde eğitim gören çocuk grubu.

İkinci grup ise okulsuz (unschooled) çocuklar. Yani bir müfredata bağlı kalmadan, merak ve ilgisine göre daha serbest bir eğitim alan çocuk grubu.


-Araştırmaya katılan 25 evokullu (homeschooled) anaokulu-5.sınıf çocuğun, aynı yaş ve cinsiyetteki devlet okullu akranlarına kıyasla ölçümlerde 6-7 alanda daha başarılı çıktığı görülmüş. İşin ilginci bazıları devlet okullu akranlarından 5 sınıf daha öndeymiş!

-Devlet okullu çocukların ailelerinin geliri evokullu çocuklardan çok daha yüksek (hem baba hem anne çalıştığı için) buna dikkat çekti araştırmacı. Mali olarak daha iyi olmalarına rağmen sonuç böyle diyor.

-Araştırmaya katılan 12 okulsuz (unschooled) çocuk da aynı şekilde devlet okullu akranlarından daha başarılı çıkmış. Sadece radical unschool (yani hiç ama hiç yapılandırılmayıp tamamen çocuğa bırakılan, yapılandırılmış eğitime karşı olan) ailelerde birkaç çocuk devlet okullu çocukların biraz altında puanlar almışlar.

-'Devlet okullarındaki çocuklar okuma yazmayı erken öğrendiği için iyi okuyucular olmasını beklemeniz gerekir. Fakat yapılan araştırmada gördük ki hiç de böyle değil. Evde eğitim görmüş çocuklar çok çeşitli alanlarda çok daha iyi birer okuyucular…' diyor araştırmacı.

-Araştırmaya göre sosyalleşme konusunda bir fark var mı?
Evokullu çocukların günleri sanki daha uzun gibiydi, diyor araştırmacı hanım. 

'Daha çok zamanları var. Çok çeşitli gruplarla sosyalleşiyorlar.'

Programa konuk olan ve altı çocuğuna okulsuz eğitim veren kendisi bir devlet okulunda öğretmenlik yapan anne ise şöyle cevap verdi:

 'Aslında evde eğitim veren aileler, çocuklar için daha fazla alan açıp, geziler kamplar yapıyorlar. Bunun için sosyalleşmelerine bu yönde de bakmak gerekiyor. Ayrıca bu organizasyonlarda karışık yaş gruplarıyla görüşüyorlar. Ve daha fazla yetişkinle beraber oluyorlar bunun önemli olduğunu düşünüyorum.'

-Okulsuz eğitim annesinin şöyle bir notu da var: 'Çocuklarımın arkadaşlarının çoğu okullu çocuklar.
Ve eve gelen okullu çocukların genel izlenimi, okulda çok fazla zaman kaybettikleri yönünde...



Ayrıca, bazı Kanada eyaletlerinde unschool ve homeschool tipi eğitim uygulamak isteyen ailelere baskı varmış. İdare tarafından bunu tercih etmemelerine yönelik. Bu da insanları kayıt dışına itiyor. 
Araştırmada okulsuz çocukların sayıca daha az olmasının sebebi de bu. bu tip araştırmalara katılmak istemiyorlarmış.

Evde eğitim gören çocuklarla ilgili çok sayıda araştırma var. Dikkatimi çektikçe okuyup not alıyorum. Blog üzerinden ara ara paylaşmaya devam etmek niyetindeyim. 

Belki bu şekilde evde okutulup ziyan olan çocuk paranoyamızdan bir nebze sıyrılabiliriz.

1 Ocak 2016 Cuma

Okulsuz Eğitim Ne Değildir

Okulsuz Eğitim verdiğimi söylediğimde neyi söylemiş olMUyorum?

*Okul karşıtı olduğumu söylemiş olMUyorum.

*Mükemmel, sabırlı veya öğretmen edasında bir anne olduğumu söylemiş olMUyorum.

*7/24 çocuklarla yapışık gezdiğimi söylemiş olMUyorum.

*Evde minik bir okul kurduğumu söylemiş olMUyorum.

*Okula giden çocukların sonunun felaket olduğunu söylemiş olMUyorum.

*Çocuklarımın ileride mükemmel olacaklarını söylemiş olMUyorum.

*HER aile için HER zaman TEK doğru metodun okulsuz eğitim olduğunu söylemiş olMUyorum.

*Günün birinde şartlar gerektirse bile okula asla ve kat’a göndermeyeceğimi söylemiş olMUyorum.


Peki okulsuz eğitim demekle neyi söylemiş oluyorum:

-Okullardaki eğitim metotlarını eleştirdiğimi, iyi öğretmenler olsa da sistemin onları kısıtladığını,

-İniş çıkışlarıma rağmen çocuklarla birlikte bir hayatı karşılamaktan, onlarla birlikte öğrenmekten keyif aldığımı,

-Onlarla birlikte zaman geçirdiğim gibi kendime de mutlaka zaman ayırdığımı,

-Kışkırtıcı ve öğrenmeyi teşvik eden bir ev atmosferi oluşturmaya çalıştığımı,

-Ve çok ama çok yorulduğum, dibe vurduğum anlar olduğunda bunları, yeni birşey öğrenen çocuğumun heyecanına tanıklık etmenin mutluluğu ile savuşturduğumu,

-Şu an ve bu şartlarda okulsuz eğitimin kendi ailem için doğru bir seçenek olduğunu söylemiş oluyorum.