Farklı yaklaşımlardan ilham almak.
Sanırım yaptığım şey bu.
Bu seferki Amerika'dan.
İlk yazı için bir tık.
Yazarın kitabı için bir tık.
'Bir insanın başka bir insanı eğitebileceği fikri tam anlamıyla bir efsanedir.
Kişinin eğitebileceği tek biri vardır, o da kendisidir...
Amacımız öğretim olmalı, eğitmek değil; zira iyi bir öğretim öğrenciye kendi kendini eğitmesi için ilham verir...'
Peki nasıl?
Amerika'nın kurucusu ve Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi yazarlarından Thomas Jefferson'un mentörü George Wythe'tır. Wythe'ın öğrencisini yönlendirirken kullandığı yöntemleri araştıran yazar Oliver DeMille, çıkardığı ilkeleri yedi başlıkta toplamış, bakalım neler var:
1. Ders Kitabı yerine Klasikler ilkesi
Kişiyi en evvelinden insanlığın büyük fikirleriyle tanıştırmak, onlara edebi lezzetleri tattıracağı gibi nasıl düşüneleceğini de öğretir. Felsefe, edebiyat, tarih ve diğer disiplinlerde yazılmış iyi eserleri çocuklar, doğru bir sunumla sandığımızdan daha erken yaşlarda özümseyebilirler! Bu yaklaşımın en temel ilkesi bu aslında. Klasik yani alanında yazılmış en iyi eserleri çocuklarımızla okumak.
2. Profesör değil; Mentörlük ilkesi
Yirmi kişiye standart müfredat ile yaklaşan öğretici bir mentör değildir. Mentör insanın önce kendini tanımasını sağlar ve kişiselleştirilmiş bir metot sunar. Standart bir eğitimle öncüler yetiştirilemez, bireysel ilgi ve yeteneklerin merkeze alındığı bir eğitim gerekir.
3. Zorlama; ilham ver ilkesi
Öğrenme süreçlerinde çocuğu zorlamak ve ona karşı sürekli talepkar davranmak yerine onlara ilham ve heyecan verecek yeni yollar bulmalıdır. İlham alan kişiler, öğrenmenin sıkıcı değil eğlenceli olduğunu düşünür ve öğrenme sevgisi kazanır. İyi kitaplarla yemleme yapmak, ev ortamını sanata, bilime, matematiğe özendirecek şekilde tasarlamak. Bu ilke tam beyin fırtınalık!
4. İçeriği değil zamanı yapılandır ilkesi
Yeterli zaman verilmezse hiçbir öğrenme etkili olamaz. Şu kadar vakitte şu kadar matematik yapılacak planı yerine, günün haftanın belli zamanlarındaki rutinlerle çocuğun ihtiyaç duyduğu kadar akademik öğrenmesine fırsat verilmesi gerekir.
5. Vasat değil, Vasıf ilkesi
Özellikle 12 yaş civarından sonra, öğrenme sevgisi kazanmış çocukları yaptıkları işi titizlikle, en kaliteli şekilde yapmaya teşvik etmek demek. Bu noktadan sonra mentör, kişiden ulaşabileceği potansiyeli açığa çıkarmasına yardımcı olacak şekilde en iyiye yönlendirir. Yaptıkları iş her ne ise en iyi şekilde yapmalarının yollarını öğretir. Klasik eserlerle beslenen çocuk zaten buna meyledecektir.
6. Basitleştir, Zorlaştırma İlkesi
Öğretim araçlarını karmaşıklaştırmaya gerek yok. Oku, yaz, projeler yap ve tartış. Bu kadar basit. Klasikleri oku, onlardan ilhamla yaz ve öğrendiklerini mentörünle değerlendir. Daha çeşitli müfredata değil daha derinleşmiş bir yaklaşıma ihtiyaç var.
7. Çocuk değil, Önce Sen İlkesi
Bugün eğitim deyince hep çocukları konuşuyoruz. Oysa çocuklar yetişkinleri taklit ederler. Kendi öğrenimini ciddiye al. Oku, yaz, düşün ve yap. Çocuk seni örnek alacaktır.
Okulsuz öğrenim neden bir hayat tarzı ve neden ailece bir yaklaşım gerektiriyor, cevabı sonuncu ilkede aslında.
Kendi öğrenme yolculuğumuza eğilmemiz bu yüzden önemli.
O yüzden çocuk için yapılan bir şey değil bu.
Çocuk ile yapılan bir şey...
Öğrenmeyi sevmek, ve her konuda heyecan duyabilmek.
Bence demlenmiş her okulsuz öğrenen ailenin portresi işte bu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder